25 Aralık 2011

yeni yıl


söylenmekten yıprandı yeni yıl hayalleri,
 insanlar sadece ümitle mi varolurlar? 
yeni bir yıl sanki geçmişi tamamen silecek ve yeni bir hayat başlayacak...

son günlerde en çok duyduğum dilek bu...
 hele bir 2011 bitse. 
bitti ne olacak?
 yeni yıl sabahı uyandığımızda yaşananlar
 tatlı ya da acı 
zihinlerimizden görünmeyen bir süpürge ile silinecek ve hiç hasar görmemiş o kocaman kalplerimiz, egolarımız boş bir sırıtışla aynaya bakarak hadi bakalım taptazeyiz mi diyecek? 

ne oluyor bu insanlara böyle?
 toplumcak hasta mı olduk ya da öyle çok acı çekiyoruz ki yaşamlarımızın dar kalıplarında bir gecelikte olsa yarının taptaze geleceğinin hayali bizi mutlu ediyor.

uyanın! 
sadece bir gece


17 Aralık 2011

akıyor

pencereden süzülen güneş, sessizlik, yan komşudan duvarı delip gelen televizyon gürültüsü, klavyenin tıkırtısı, bir korna sokaktan, tekerlekler dönerken ıslak asfaltın sesi o da evin içinde, saçma sapan görüntülerle sessizliği dağıtan televizyon... hemen sessize almalı ama özellikle dinlemeyince duymuyorsun ki,  köpekler amma havladı, alt komşu kapısını kilitliyor... sessizlik... hayat...

13 Aralık 2011

Circumstances...


iki kadın...

İran'ın hiç tanımadığımız arka sokakları ve kapalı kapılarının arkasındaki hayatlar

bedenden alınan zevkler

bir erkeğin dönüşümü ve çevresindekilere verdiği zarar

kaçış...



sokak lambaları

sokak lambaları :) iyi hatırlattı bir dost geçenlerde bir yazımın üstüne...
en iyi dosttur mesela yağmur yağarken, ışığının huzmelerinde düşen iri damlaları izlemek yalnızlığını unutturur insana. ya da soğuğun ayazında bir gece vakti sırtını yaslarsın, ışığı güç olur tutunmaktan vazgeçtiğin hayatta kalmana
bir ruhları var mıdır? geçerken altlarından sanki bizi izlerler, korkularımızı bilirler de üzümüze vurmazlar. sessizce uzaklaşmamızı ve bir başka dostlarının ışığına kavuşmamızı beklerler.
aynı yaşlı ve bilge ağaçlara benzetirim ben onları
camımın karşısında her gece bana bakan sokak lambası

9 Aralık 2011

gidenler kalanlar...

tavandaki ampülün tavana tutunan kısmı yamuk öylece sırıtıyor. aydınlatıyor ama, yani bir anlamda işini görüyor.ondan beklenen kadar. biz de öyle değil miyiz? girip çıktığımız hayatlar; hayatlarımıza girip çıkanlar, kalanlar...
herkes bir işini, bir işimizi görüyor. böyle mi?
şiddetle reddediyorum.
hayatlarımıza sahip olduğumuz en çokta sahip çıktığımız insanları almalıyız, bırakın onlar öğretsin bize kalıp isteyip istemediklerini. kalmak istemeyenler için ise bir damla gözyaşına bile değmemeli...

4 Aralık 2011

durmuyor ses

bazen ne diyeceğinizi bilemezsiniz ama yine de dokunmak istersiniz tuşlara, anlamsız kelimeler dökülür parmak uçlarınızdan...başkalarına yoktur faydası ama siz içinizi boşaltıyorsunuzdur ve durdurmak istemezsiniz iç sesinizi. işte öyle bir an bu; kendi sesim durmuyor içimde hatta daha da fena yankılanmaya başladı. uzun yürüyüşler özellikle de bir hedef koymadan alıp başınızı yürürsünüz ya işte öyle bir ferahlamaya ihtiyaç var. nefes derin olmalı ki sussun iç sesim ya da uyumalı mı?
uyuyunca ya rüyada devam ederse ya hiç susmazsa...
bir tanem durdururlar merak etme, kendi iç sesini unutursun başkalarının derdine ortak olmak için belki de

D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M

uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...