30 Ocak 2012

üşümek

yerler cam gibi, rüzgar içime işliyor ama direniyorum
karda yürümeye çalışmak...böyle durumlarda sanki yaşamımdaki tüm zorlukların yürüyüşümü başarıyla tamamlayışımla yok olacağına inanıyorum. ne garip tıpkı tüm insanların düşündüğü gibi belki de.
yalnızım o sokakta karın altında, adımlarım arkamdan beni takip ediyor, hızlıca düşen kar tanelerine direnebildikleri kadar, ömürleri o kadar işte
üşümek... hiç sevmedim üşüdükçe kendi uzuvlarını daha bir hissedersin üşüyen kolun, bacağın sana acı bir merhaba der. ama hangisi kötü biliyorum ruhun mu yoksa bedenin mi üşümesi... bir battaniye güz renklerinde...üşümemizi durduracak ama ya ruhumuzunkini?





21 Ocak 2012




"yağmur çiseliyor
korkarak
yavaş sesle


bir ihanet konuşması gibi..."










(alıntı:NHR)

17 Ocak 2012

kar taneleri



yüzünü hafiften acıtır ama onun acısı artar senin sıcağında
erir gider...
sokak lambalarının gün batımını andıran harelerinde uçuşuyor sanki havadan daha hafif
kar taneleri...

bardağından çıkan buhar camda sanki onu başka şekillere dönüştürmeni bekler gibi
kalp mi çizeceksin yoksa avucunun yanıyla bebek ayakları mı? 
hangisi hayalin
hiçbiri dediğini duyar gibiyim

karda yürümek, yüzüne çarpan taneler
her yere düşen ya eriyecek ya da yarın buz olacak

hangisi olmak gerek?

eriyip başka tanelere karışmak...








fotoğraf:mackenziegracedonaldson.tumblr.com

15 Ocak 2012

suretler gibi

sigaranın dumanı salınıyor zaman zaman havada asılı
bulutlara bakıp içinden suretler çıkarırız ya
duman ince...suretler gibi asılı
bana mı bakıyor suretler, unuttuklarım
televizyon fonda... evde ses olmasını isteriz ya işte sadece ses
konuşmalar derinden, anlamsız
hiç anlamlı oldu mu?

13 Ocak 2012

nefes

13 ocak hem de cuma, hem 13 hem cuma... yazmalıyım özellikle de bugün. uğura ya da uğursuzluğa inanmayanlardanım hele de yaşamın getirdiklerinin neler olabileceğini öğrendikten sonra

günlerdir ıslak hava ıslaktan da ıslak hani her damla süpürüp götürecek gibi sanki herşeyi, hepimizi

beton rengi gökyüzü sanki yanımda yükselen 27 katlı demir yığını bina yetmez gibi...

insanlar neden göğü delen binalar inşa eder, nereye yükselmek isterler, yetmez mi yeşilin içinde kalmak.

başka hapishaneler inşa etmek hem de içinde yaşamak için. nefes alınır mı o kulelerde

saçımı uzatabilir miyim rapunzel gibi biri kurtarsın beni diye o demir yığınından içinde olsam? kim kurtaracak, kurtaran kendini kurtarabilir mi? kurtarabilmiş mi?

gökyüzü gri, beton gibi civa gibi... ağır... nefes almaya vakit var mı?

gitmek bazen çok uzaklara gitmek dönüp bakmamak sadece kendine bakmak bencil olmak... bencil kalabilmek


"take another walk out of your fake world..."



D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M

uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...