mutluluk...
aramak gerekmediyse...sahipsek... sahip olduğunda değerini anlamadıysak anlamak istemediysek ve kaybettiysek. işte o zaman günümüzün yüce tabiri postmodern terimler girer hayatımıza.sokarız o terimleri kendi dünyamıza belki de o terimler bir tül gibi etrafımızı sarsın ki buna sığınalım istersiz.
mutlu olmak kendi içinde mümkün...ama en önemlisi amacımız mutlu olmak olmamalı sadece mutlu olduğumuz "anı" yakalamalı ve ona sahip çıkmalıyız.
kendimize benzeyen, anlandığını, anlamlandırıldığını, değer kattığını bildiğimiz bir "ana", "anlara" sahipsek. işte o sahiplik - sahiplik deyince kimileri bunu iplerle bağlanmak hareketsiz kalmak ile özdeşleştiriyor. ve özgürlükleri için kasıt haline getiriyor. asıl özgürlük ne, kim olduğunu; ne istediğini bilerek ve bunun arkasında durarak olur - bizi mutlu eder.
gerekirse yalnızlıkta mutlu etmeli insanoğlunu. neydi adamın dediği, her insan güvenli bağlanma için yaşar ve bunu arar. güvenli bağlanma aynı zamanda mutlu olmak değil mi? ya da mutlu kalabilmek. ya da her neyse...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M
uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...
-
tavandaki ampülün tavana tutunan kısmı yamuk öylece sırıtıyor. aydınlatıyor ama, yani bir anlamda işini görüyor.ondan beklenen kadar. biz de...
-
"Ayaklarıyla ezip fıçıya mı bastılar seni Nefti kasnaklı bir fıçıya Aldırma, kara üzüm! Sen, o Kırmızı Şarabına doğru İçten içe ...
-
artık müzik çalıyor baş ucumda nihayet uykuya giden saniyeler melodilerin içinde geçmişte kalmış günlerde defalarca sahip olmaya çalıştığ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder