sisler bulvarı gibi...
geceye sis indi, serin ama dirilten bir hava. veranda da oturup kalın bir su bardağında kırmızı şarap yudumluyorum. sisin içinde ufak bir tavşan sanki peşinde biri var, koşuyor. eminim kalbi hızlı hızlı atıyordur benim gibi.
benimse sadece peşimde olan kendim. kendi ruhum.
yarım yamalak bir hikaye gibi hayatım. şimdi evimden kilometrelerce ötede başka bir gökyüzünün altında geceye karışıyorum yitik bir hikaye gibi.
haksızlık ediyorum ben hiç yitik bir hikaye olmadım. bunu kendime uygun bile bulamıyorum ama galiba bunu söylemek şu "an" itibarı ile beni rahatlatıyor. kendi hikayenin ana kahramanı olmak hep bunu istedim ve oldum. ama böyle miydi? bir dakika şimdi geçmiş ile hesaplaşma zamanı değil...
sisin içinde kendimi aramak istemiyorum çünkü hiç kaybolmadım !!!
21 Mayıs 2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M
uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...
-
bazen ne diyeceğinizi bilemezsiniz ama yine de dokunmak istersiniz tuşlara, anlamsız kelimeler dökülür parmak uçlarınızdan...başkalarına yok...
-
tavandaki ampülün tavana tutunan kısmı yamuk öylece sırıtıyor. aydınlatıyor ama, yani bir anlamda işini görüyor.ondan beklenen kadar. biz de...
-
"Ayaklarıyla ezip fıçıya mı bastılar seni Nefti kasnaklı bir fıçıya Aldırma, kara üzüm! Sen, o Kırmızı Şarabına doğru İçten içe ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder