16 Şubat 2011

Sana anlatmak istiyorum ama bir süredir bu mümkün değil.  Anlatmak yaşadıklarımın ve öğrendiklerimin daha da keyifli ve zengin hale gelmesini sağlıyordu ama şu an buraya yazmayı kendime ve sana anlatmak gibi görmeliyim. bu iyi bir çare olabilir sancıma.
Dün açık radyoda George Shearing adında Britanyalı ünlü bir caz bestecinin öldüğünü öğrendim. Büyük kayıpmış onu dinlememek ama olsun ölümü bile birini kazandırdı hayranlarının arasına. harika bestelerini indirdim. dünden beri onları dinliyorum. bu haftaki radikal kitapta nina power adlı bir felsefecinin bir yazsını okudum. Yazının adı "Sahi nereye gitti o kadınlar?". okumak istersen linki yazının. http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&ArticleID=1039788&CategoryID=40
Bir cümle beni çok etkiledi "Kapitalizm bir taraftan kentli kadın imajıyla kadınlar arasındaki sınıfsallığı derinleştirirken diğer taraftan tüketici emperyalizmle çirkin kadın yoktur bakımsız kadın vardır sloganını bilinçaltımıza işliyor" . Bu tespiti okuyunca beyaz yakalı bir kadın olarak bende aynı durumdayım diye korkar oldum. sistem beni de mi tüketiyor aynı benzerlerim gibi. aslında buna izin vermemeye çalışıyorum. evet buna da "no pasaran" :) ama bir birey olarak özellikle de bir kadın olarak var olmanın nelere karşı olduğunu bilmek ve kendini var etmek için sadece kendinle değil işte sistemle de savaşmak gerekliliği daha da belirginleşti kafamda. Ama benim durumum biraz sistemin içinde ona karşı olmak ya da en azından şu anda başarabildiğim bu kadarı.
bugün bunları yazmak sana içimde birikenleri anlatmak istedim. Sende neler birikti acaba?

Hiç yorum yok:

D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M

uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...