4 Mayıs 2011

yağmurlu İstanbul

kulağımda janis joplin - me&bobby mcgee...
gece sesini dinliyorum sesinden.

zaman geçiyor insan nasıl da zamanın kölesi. neler yaşandı neler yaşanacak hiçbiri için bir engel yok olmadı. yaşandı ve bitti. bundan sonrası içinde sadece zaman var. tek gerçek bu.

yağmur sakince şehri kuşattı. bir kafede bir bira eşliğinde asfaltı döven damlaları izledim. sanki acısını çıkartıyordu yağmur şehirden.

yağmur... yağması iyiye işaretti benim için. ama şimdi sanki gökyüzü de benimle ağlıyor. ya da her bir ana anlam yüklüyorum. gereksiz mi? belki de. ama şu an ilacım bu.

aslında yaşanmışlıklara anlam yüklemeyi ya da anlam aramayı bıraktım. çünkü hayatın anlamı diye nitelendirdiğim alışkanlığım sona erdi. artık kendi alışkanlıklarını kendi başıma yaratmanın zamanı. buna güç toplamak belki de şu andaki edimsizliğim. hiçbir şey yapmak istemeyişim.

şehir seyretmek... gözümde cihangir tepelerinden bakınca görünen eski İstanbul manzarası var. gecenin ışıkları yanıyor şehrin her yerinde. en son ne zaman gittiğimi kiminle gittiğimi artık hatırlamak istemiyorum. hiçbir şey eskisi gibi değil.

eskinin arayışında olmadım hiçbir zaman. hep anı yakalamayı seçtim. iyiki de yakalamışım çünkü yaşananların geri gelmediğini öğrendim. bu bana en güzel şekilde öğretildi.

teşekkürler 'öğretmen'...

Hiç yorum yok:

D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M

uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...