17 Haziran 2011

mutluluk ya da mutsuzluk

mutluluk...


aramak gerekmediyse...sahipsek... sahip olduğunda değerini anlamadıysak anlamak istemediysek ve kaybettiysek. işte o zaman günümüzün yüce tabiri postmodern terimler girer hayatımıza.sokarız o terimleri kendi dünyamıza belki de o terimler bir tül gibi etrafımızı sarsın ki buna sığınalım istersiz.


mutlu olmak kendi içinde mümkün...ama en önemlisi amacımız mutlu olmak olmamalı sadece mutlu olduğumuz "anı" yakalamalı ve ona sahip çıkmalıyız.


kendimize benzeyen, anlandığını, anlamlandırıldığını, değer kattığını bildiğimiz bir "ana", "anlara" sahipsek. işte o sahiplik - sahiplik deyince kimileri bunu iplerle bağlanmak hareketsiz kalmak ile özdeşleştiriyor. ve özgürlükleri için kasıt haline getiriyor. asıl özgürlük ne, kim olduğunu; ne istediğini bilerek ve bunun arkasında durarak olur - bizi mutlu eder.  


gerekirse yalnızlıkta mutlu etmeli insanoğlunu. neydi adamın dediği, her insan güvenli bağlanma için yaşar ve bunu arar. güvenli bağlanma aynı zamanda mutlu olmak değil mi? ya da mutlu kalabilmek. ya da her neyse...

Hiç yorum yok:

D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M

uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...