23 Mart 2011

Harika bir kadın keşfettim. Anja Meulenbelt. Geçen hafta bir kitabıyla girdi önce hayatıma ve sonra da "hayatı" ile. Bir kadının kendi kadınlık durumunun, siyasi ve politik duruşunu yapılandırmasının ve kendi ayakları üzerinde nasılda emin bir şekilde duruşunun öz yaşam öyküsü "Utanç Bitti" 




Arka kapağı şöyle diyor;

"Meulenbelt önce anne! Sonra sosyalistliği, feministliği, lezbiyenliği, çokeşliliği ve uyuşurucu maddeleri denemiş bir kadın. Hayatın kıyılarında değil erinliklerinde yazşamayı göze alan; sözcüklere değil hislerine, tenine, kanına, parmak uçlarına inanan biri... 
Yayımlandığında feminist çevrelerde büyük yankılar uyandıran ve sekiz dile çevrilen bu kitapta erkek egemen toplumun kendisine dayattığı rollerden kurtulma hikayesini kişisel, içten ve cesur bir dille anlatıyor. Feminizmden değil, onun nasıl yaşadığından söz ediyor. Kullandığımız dilin kadınları ifade edemeyecek kadar eril olan özelliklerine; kadınların parçalanmış kimliklerle yaşamak durumunda kaldğında, 1970'leri sarsan "cinsel devrim"in "cinsel" ama "devrimci" ıolmadığına; "solcu erkekler"in de "erkek" ama "sevgili" olmadıklarına; beyaz atlı prens masalına; kadınlarla / erkeklerle yaşanan cinsellik, kıskançlık, yalnızlık sorunlarına; aydın erkeklerin bile utançlardan arınmış kadınlarla yaşamayı beceremediklerine dikkat çekiyor. 
Utançlarından kurtulan, kendini, bedenini seven bir adın olmanın zor ama imkansız olmadığını gösteriyor."


Doğrusu zor bir dönemden geçerken satırlarının arasında kaybolduğum kitap bana güç verdi. Belki de başkalarının hayatı ile benzerlikler bulmak ve bundan kendine güçlü olabilme mesajları çıkartmak doğamda var. Çünkü fark ediyorum ki ne zaman yaşamın kıyısında dursam güçlü bir kayaya tutunma refleksi gelişiyor içimde kendimden bağımsız.
Kitap aynı zamanda 60 ve 70'li yılların kadın hareketine de göz atmanızı sağlayacak ve biraz bu konuda hassasiyetiniz varsa "nerede yanlış yaptık? nerede bu kadın hareketi?" sorusunu sormanıza yarayacak. çünkü kadınlık durumunu erkekler ve kadınlar ile irdelerken tüm yaşadıklarına somut bir çözüm bulmak için günler ve gecelerini vermiş Anja kadın hareketine.. İşte bu noktada kapitalizmin bize dayattığı kadın imajına karşı çıkabilmek için ne yapabiliriz noktasına getiriyor kitabın yazarı sizi.
İyi bir okuma deneyimi arıyorsanız hiç durmayın... kaybolun satırları arasında bir "kadının"...







Hiç yorum yok:

D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M

uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...