13 Ekim 2011

Filmekimi'nin ardından...

evet bir festivale daha veda ettik...

verimli ve keyifliydi. bu kadar kötü bir sinemanın içinde festivaller bize nefes aldırıyor ama bir dakika gündemde bir zamanlar anadolu vardı ona haksızlık etmeyelim.


işte benden, gözlerimden ve zihnimden geçenler...




garip bir şekilde festivalin ilk filmi üçlü aşk kitabı gibiydi aslında hayatıma fazla dokundu ama olamayacağım olmayı tercih etmediğim tarafından. kocasının kendisini terk ettiği kadınla ve kocasıyla barışan onların hayatına dahil olan bir kadın. neden diye sordum. neden terk edilen kadın kocasını ve o kadını affetmek zorunda kalsın? modern olmak mı? yoksa çook ileri ahlak anlayışı mı. hayır ikisi de değil. kadının çaresizliği ve terk edilmenin acısını büyüklük göstererek kapatmaya çalışmak. sevenlere saygı ile ben sevmedim...




bir çift... hayatlarına bir kediyi katmanın sorumluluğunu kendi özgürlüklerinde arayan bir adam ve bir kadın. giden bir kadın. aslında mutsuz olduğunu anlamaları birbirlerine zaman tanımaları ile başlıyor. etkilendim ama gidecek yolu olan bir filmdi.


işte kapitalizm! dünyayı para ve rakamlar olarak gören beyaz yakalılar... ve sistem acımasızca yoluna devam ediyor küçük bir damla timsah gözyaşı bırakarak arkasında...





ve işte yine sahnede vahşi kapitalizm,  bu sefer bir erkeğin penisinin ucunda... hırsı, para tutkusu, katı aşk anlayışı ve kadını meta olarak gören erkek egosu ile karşımızda...
sonu mu, en son gece karanlığında sahilde kumlara doğru kapanan fabrika işçilerinden kaçıyordu :)



festivalin en keyifli filmi... bir julie deply dokunuşu. acı ve tatlı; gözyaşı ve kahkahalarla dolu bir aile eleştirisi. içinde tüm insani duyguları barındıran ama pek çok repliği bayağı düşündüren, sistemi kimi zaman eleştiren iyi çok iyi bir filmdi. tek sorun bir avm'de izlenmiş olması. bu beni isyan ettirdi. hele de öncesinde mecburen avm'de yenen bir yemekte bir yanında Ahmet Hakan bir yanında o kanserli karısını boşayıp havalı karısı ile sırıtan reklamcı adam olunca insanın midesi bir kendini şaşırıyor...
ama tek avuntu film tüm beklentimin ötesindeydi ve tüm bunları unutturdu.


ve son film... Holiday (fragmanını bulamadım...) Agatha Christie'nin fransız versiyonu, eğlenceli ama fazla mesaj taşımayan bir filmdi.


işte size bir filmekimi özeti... seneyi bekliyorum daha şimdiden heyecanla. ve sevinç, önümüzde her sene daha da fazla tutkunu olduğum !Fİstanbul ve büyük festival var.


İstanbul sonbaharda güzel... tüm vaad ettikleriyle...


** bu arada filmekimi ad olarak ne kadar metaforik... film ekmek, insanlara filmler sayesinde duygular, bakış açıları, düşünceler ekmek ve onların yeşermesini sağlamaya çalışmak belki de her sene her sene ve her sene...



Hiç yorum yok:

D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M

uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...