28 Nisan 2011

kaybedenler kulübü

kaybedenler kulübü. bilgisayarımın şarjı bitiyordu ödüm koptu bu moddan kopacağım ve yazamayacağım kelimelerimi diye. neyse korku yok.

nihayet beşiktaş kopyacıları sayesinde bu gece seyirin parçası oldum.
keşke dedim keşke hala konuşsalar mikrofonun diğer ucunda şehre ve ruhlarımıza...

adamlar tutunamayan tutunmak istemeyen tutunmayı adam olmak görmeyen koca adamlar. içime dokundu her kelime an be an.

kaybetmek ne? neyi kaybedersek  bu hayatta geri getirmek için ne çok kan ve ter döksekte olmaz işe yaramaz. hemen aklıma gelen buydu. cevabım sadece benim için geçerli her birinizin başka cevapları var kendinize ait satın aldığınız daha şimdiden hayatlarınızda. benimki sevgi. benimki bedenimin bir parçası gibi onunla varolmayı seçtiğim adam. gitti.

içimde gitti. geri gelmeyecek kan ve ter döksemde geri gelmeyecek olan bu işte.

film benden bir parçayı taşıyordu biliyorum aslında hepimizden bir parça taşıyor gizli saklı kendimize bile itiraf edemesek. kenarda bucakta kalmış kırıntılarda olsa taşıyor işte inkara ne gerek.

en çok rutin yani rutinin olmazsa  durumu... sevdiğimiz insanlarla rutinler yaratmak insana özgü ama bu rutinin dişlileri arasında ezilenler kaybedilenler. onlar ne olacak.
en kötüsü de sen dişliler arasında ezilenin farkında değilsen ve bir anda bu gün ışında çırılçıplak karşına çıkartılırsa ne olacak? oldu...

hepimiz yalnızız. keşke bunun hep farkında olsak. insan olmanın doğası galiba en çabuk unuttuğumuz ve hatırladığımızda bize en çok acı veren duygu galiba yalnızlık. ama diğer bir taraftan bakarsan ya yalnız olmayı kendimiz yaratıyorsak zorla. ve bu bizi mutlu etmiyorsa o zaman neden hayatlarımızı yıkıp kendimizi o yalnızlığa kendi ellerimizle iteriz. nedir kendimizden istediğimiz? özgürlük mü? başka hayatlar mı tanımak istediğimiz? ya sonunda istemediğimiz noktada bu sefer seçtiğimiz yalnızlık kendi kapanımız olursa? neyse seçimler insana özgü insanız değil mi hala?

kaybedenler kulübünü seyredin... hatta dinleyin en iyisi... hepimize dair bir parça taşıyor satır aralarında...

Hiç yorum yok:

D-Ö-N-Ü-Ş-Ü-M

uzun yıllardır birden dönüşen insanlar izledim... hep ilginç gelmiştir, küçük kasabalardan çıkan büyük kentlerde kendilerini bulduğunu san...